Iğdır Gezilecek Yerler Listesi Haritası En Güzel Yerler







Iğdır Gezilecek Yerler Listesi Haritası En Güzel Yerler



Köken bilimi

Oğuz Han yirmi dört Oğuz boyundan yirmi birincisi sayılan İç Oğuzlar'ın Üçoklar koluna mensup idi. Kentin ismi Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Deniz Han'ın en büyük oğlu olan İğdir Bey'den gelir.

 

Iğdır'ın sözcük anlamı iyi, büyük, ulu, ünlü ve sahip'tir. Yöre halkı Iğdır adını İydir olarak telaffuz etmektedir.

 

Tarihçe

Iğdır'da yapılan arkeolojik çalışmalar bölgede yaşamın çok öncelerde başladığını ve bölgenin birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını göstermektedir.

 

İslâmiyet öncesi dönem

 

MÖ 5000–4000 yıllarında bugünkü Azerbaycan Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra; Mittaniler, Hititler, Asurlular, Kimmerler, Medler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek bölgeye yerleştiği bilinmektedir.

 

MÖ 900-MS 600 tarihlerinde kraliyet merkezi Van'da bulunan ve tüm Doğu Anadolu Bölgesi'ni idaresi altında tutan Urartu Krallığı'nın kendisine bağlı kurduğu küçük beyliklerden biri de Sürmeli adıyla bilinen Karakale şehridir. 149 yıllarında Bulgar Türkleri olan Arsaklı göçebeler, Sakalar'ı yenip Karakale'yi bir kraliyet merkezi yaptılar. 224 yılına kadar Urartular'la sık sık el değiştirerek Arsaklılar'ın egemenliğinde kalan bölgelerdeki Roma halkları da Arsaklılar'ın egemenliğini kabul etti. Iğdır ve çevresinde 660 yıllarında atlı göçebe halinde yaşayan Saka Türkleri'nin Kafkaslar'ı aşarak bölgeye gelmesiyle, Urartu egemenliği son buldu. 226-651 tarihlerinde bugünkü İran ve Doğu Anadolu'da hüküm süren Sasaniler, 645 yılına kadar Iğdır ve çevresini elinde tuttular. Bölge 2 yıllığına Bizanslılar'ın egemenliğine geçtiyse de Müslümanlar bölgeyi tekrar ele geçirdiler.

 

İslâmiyet dönemi (646-1071)

638 yılında Halife Ömer döneminde bölgede İslâmiyet yayılmaya başladı. 645 yılında Halife Osman döneminde Erzurum'da büyük Bizans ordusu yenilgiye uğratılınca Aras boyları Müslümanların eline geçti. Eyalete dönüştürülen Sürmeli ve Sahat Çukurlarının (Revan ve Iğdır) başına değişmeli olarak Arap ve Türk valiler gönderildi. Abbasiler döneminde ise bölgeyi sadece Türk valiler yönetmeye başladı.

 

Selçuklular dönemi (1071-1239)

Selçuklular, 1048 yılındaki Pasinler Savaşı'ndan sonra Iğdır ve çevresine yerleşmeye başladılar. Sultan Alparslan'ın 1071'de Bizans İmparatorluğu ile yaptığı Malazgirt Savaşı'nın ardından, Iğdır ve çevresi kesin olarak Selçuklu egemenliğine girmiştir. Bölge çoğunlukla Kayı boyunun idaresinde kalmıştır. 1239'da Moğol istilası başlayınca Kayılar Sürmeli Çukuru'nu terk edip batıya göç etmişler ve Osmanlı Beyliği'ni kurmuşlardır

 

Karakoyunlular dönemi (1404-1469)

Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Nahçıvan çevresinde Çağatay ordusunu yenince Sürmeli çukuruna girdi. Karakoyunlu Türkleri, Iğdır ve Revan'ın köylerine yerleşmeye başladılar. 1420 yılında Iğdır bir ilçe olarak Revan iline tabi oldu. Karakoyunlular, Sürmeli ve Serhat çukurlarında 65 yıl hüküm sürdüler.

 

Akkoyunlular dönemi (1469-1502)

Başkenti Diyarbakır'dan (Amid) Tebriz'e taşıyan Akkoyunlular, Aras boyuna ve Gürcistan'a yaklaştılar. 1469 yılında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Sürmeli Çukuru (Iğdır Ovası) ve Sahat Çukuru'na (Revan Ovası) girdi. Bunun üzerine Karakoyunlular, Horasan'a göç etti. Uzun Hasan buraları ele geçirdiğinde bir süre burada dinlendi. Akkoyunlular çağı; sulama için büyük kanallar açılmasıyla, bağ ve bahçelerin arttırılmasıyla Iğdır'ın en parlak ve en verimli çağı oldu.

 

Safeviler dönemi (1502-1514, 1551-1554, 1555-1578, 1604-1635, 1639-1724, 1735-1736)

 

1500 yılında Akkoyunlu Elvend Han, özellikle Revan, Iğdır ve Karakoyunlu'dan eli silah tutan gençleri silah altına alıp Akkoyunlu ordusunun güçlenmesi için onları yetiştirmeye başladı. 1502 yılında Safevi hükümdarı Şah İsmail'e savaş açan Elvend Han, onunla Şerur civarında karşılaştı. O yıl savaşı kazanan Şah İsmail bu bölgeyi Şiileştirmesi için Sevindük Han'ın emrine verdi.

 

Osmanlılar dönemi (1514-1551, 1554-1555, 1578-1604, 1635-1639, 1724-1735)

 

Osmanlı tahtına oturur oturmaz Safevilere savaş açan Yavuz Sultan Selim, 22 Ağustos 1514'te Çaldıran Muharebesi'yle içinde Sürmeli Çukuru'nun da bulunduğu Tebriz'e kadar olan toprakları Osmanlı Devleti'ne kattı. Ancak Yavuz Sultan Selim'den sonra bölge sürekli el değiştirmeye başladı. Özellikle 1551 yılında Şah Tahmasb'ın Iğdır'a girmesi nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman, doğu seferine çıktı. Sürmeli Çukuru'nu denetim altına alıp 17 Temmuz 1554'te Revan Kalesi'ni alarak şehre girdi.

 

1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması'yla Şah I. Tahmasp; Osmanlıların Kars, Iğdır, Revan (Erivan) ve Tebriz çevresindeki egemenliğini kabul etti. 23 yıl sonra antlaşma bozuldu ve buralar tekrar Safevilerin eline geçti. 1578 yılındaki Çıldır Meydan Savaşı'ndan sonra Aras boyu tekrar Osmanlıların eline geçti ve buralar 1604 yılında Şah Abbas'ın saldırmasıyla yeniden Osmanlıların elinden çıksa da 8 Ağustos 1635 tarihinde sefere çıkan IV. Murat tarafından tekrar ele geçirildi ve 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin Antlaşması'na kadar kesin olarak Osmanlı egemenliğinde kaldı. Bu antlaşmayla iki ülke arasında sınır oluştururken Sahat Çukuru'nda bulunan Revan ve çevresi Safevi hâkimiyetine girdi. Bu tarihi izleyen yıllarda yöredeki kentleri yerle bir eden şiddetli bir depremden sonra Iğdır şehri bugünkü yerinde 1664'te kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu 1718–1730 yılları arasında Lâle Devri'ni yaşarken İran'da Sünni Afganlarla Şii Safeviler arasında kanlı mezhep çatışmaları yaşanıyordu. Bu kargaşadan faydalanıp Revan'ı ele geçirmek isteyen Osmanlılar, 3 Ekim 1724'te Revan ve çevresini yeniden egemenliği altına aldı. Kendini toparlayan Safevi Devleti Osmanlı'ya savaş açarak 4 Eylül 1746'da Iğdır ve çevresini Kerden Antlaşması'yla topraklarına geri kattı. Bu barıştan 1 sene sonra Nadir Şah'ın öldürülmesiyle Aras boylarında bağımsız hanlıklar kuruldu.

 

Revan Hanlığı dönemi (1747–1828)

 

Iğdır ve çevresi 1747 yılında Aras boylarında kurulan hanlıklardan en güçlüsü olan Revan Hanlığı'nın sınırları içindeydi. Bu hanlığın döneminde Iğdır çevresindeki insanların refahı arttı. Yazın tarım ve hayvancılıkta gelişen bölge, kışın özellikle sosyal hayatta gelişme gösterdi. 19. yüzyılın başlarında yayılımcı bir politika izleyen Rusya, 1826 yılından başlayarak Revan, Iğdır ve Nahçıvan'da egemenlik kuran Revan Hanlığı'yla şiddetli çarpışmalara girdi ve güçlü Rus ordusu karşısında direnemeyen hanlığın son hâkimi Hüseyin Ali Han, 1 Ekim 1827'de Revan Kalesi'ni, 22 Şubat 1828'de ise tüm hanlığı Ruslara teslim etti.

 

Rus dönemi (Sürmeli Sancağı) (1828–1917)

Bölgeyi yönetimi altına almak isteyen Rusya buraya Ermenilerin yerleşmesini desteklemiş ve Ermeniler'i yerleştirdiği Revan şehrinin adını Erivan olarak değiştirmiştir. Ermeniler, Revan Hanlığı'nın toprakları üzerinde yeni Ermeni köyleri kurdular.

 

1905 yılında Rusya'da çıkan ayaklanma, Çar II. Nikolay'ı meşrutiyet yönetimini ilan ettirmek zorunda bıraktı. Meclise Iğdır çevresinden 2 milletvekili (Ali Ekber Tufan ve Ali Mirza Bey) gitti. 1914 yılında I. Dünya Savaşı başladığında Enver Paşa'nın 100.000 kişilik bir orduyla yola çıksa da Sarıkamış Faciası sebebiyle herhangi bir ilerleme kaydedilememiştir. 1917'de patlak veren Rus İhtilali, Iğdır ve çevresinde bir otorite boşluğu yarattı. Bu boşluktan dolayı Türkler ve Ermeniler anlaşarak Meleklili Ali Ekber Tufan başkanlığında 5 Ermeni ve 5 Türk'ten oluşan Iğdır İcra Komitesi'ni 10 Mayıs 1917'de kurdular. Ermenilerin Mart 1918'de Bakü'ye saldırması üzerine baş gösteren anlaşmazlıklardan ötürü Ermeniler komiteden istifa etti.Hükumet konağı Iğdır merkezinden Melekli'ye taşındı Şu an Iğdır'a bağlı bir belde olan ama o yıllarda bir köy olan Melekli'ye taşınan hükumetin ihtiyaçlarını Kaçardoğanşalı köyünden Abbasoğlu Süleyman ve Iğdırmavalı Meşedi Tüccar Abbas Vurgun karşılıyordu.Başkent Melekli olmak üzere, Tuzluca, Aralık,Şerur, Vedibasar, Zengibasar ve Serdarabad'ı kapasayacak şekilde Iğdır Millî Cumhuriyeti ilan edildi.Başkanlığına Ali Ekber Tufan getirilen bu Cumhuriyet, Osmanlı Devleti Ve Bolşevik Rusya tarafından tanınan Mavera-i Kafkasya Cumhuriyeti (SEYM)Meclisi tarafından tanındı.Bu sebeple Iğdır Cumhuriyeti, 'Bağımsız İlk Türk Cumhuriyeti' olmuştur.

Ermeni milislerin saldırılarının artmaya başlaması üzerine işbirliği halinde olan Iğdır, Melekli; Karakoyunlu, Aralık ve Zengibasar'dan oluşan bir ordu kuruldu. Kafkasya'da Türk Halklarını silahlandırmak adına yapılan gizli Tiflis Türk Kurultayına katılan Ali Ekber Tufan, Iğdır halkı üzerinde oluşan soykırım endişelerini belirterek Mehmed Emin Resulzade'nin yardımlarıyla temin ettiği silahları Iğdır'a ulaştırmıştır.Silahlandırılan Iğdır Millî Cumhuriyeti Kuvvetlerine, Kazım Karabekir'in talep üzerine gönderdiği, içinde Şehit Çankırılı Mehmet Çavuş'unda bulunduğu bir manga eğitim veriyordu.

 

Drastamat Kanayan Liderliğindeki Ermeni milislerin ilk ciddi saldırısı Aralık 1919'da başladı. Bunun üzerine Iğdır'da en kalabalık birliği melekli olmak üzere Vedibasar'dan Abbas Kulu Bey 2000, Tuzluca'dan Şamil Ayrım 300, Aralık’tan Merdanoğlu Kurban Ali,Meşhedi Bilal Toksöz, Ali Abuzeroğlu, Gani Hacı Muharremoğlu, Settar Hasanoğlu 100’er kişi, Muhtar Bey (Amarat’tan)200, Aşiret Kuvvetleri olarak Ağrı Dağı eteklerinden Hamid Güneş 300 Ali Mirza Bey 300, Hacı Mirza Bey'in 150'si atlı olan 1.500 Yardımcı Kuvvet olarak Nahçıvan'dan Kelbi Ali Han 3000 kişilik ordusu Ermenilerle çatışmaya başladı.

Temmuz 1919'da Ermeniler Melekli'ye saldırdı. Iğdır halk kuvveti Ermeni milislere karşı koydu ve onları Taşburun'daki mevzilerine geri çekilmeye zorladı. 5 Ağustos 1919'da Ağrı Dağı çevresindeki aşiretlerinde desteğiyle Taşburun çevresindeki Ermeni güçleri yenilip Aras Nehri'nin karşısına geçti.

17 Ocak 1919'da Kars'ta Cenubi Garbi Kafkas Hükûmet-i Cumhuriyesi kuruldu. Ancak kısa bir zaman sonra İngilizlerin denetimi altındaki 12.000 Anzak askeri hükümeti bastı ve öldürdüğü 2 kişi dışındakileri Malta'ya sürdü.

 

Wilson İlkeleri adı altında gözlem yapmaya gelen Amerika Genelkurmay Başkanı James Harbord'a Ali Ekber Tufan tarafından bölge gezdirilerek Ermeni Çetecilerin sistematik olarak gerçekleştirdiği vahşetin acı hatıraları gösterilmiş ve imza toplama gibi etkinlikler düzenlenerek General Harbord'a sunulmuştur.General Harbord İtilaf Devletlerine;'Büyük Ermenistan denilen yerde Ermeni göremedim' raporunu iletmiştir ve bu sayede Türk Halkını tehlikeden önleyecek geçici bir sınır oluşturulmuştur.Ayrıca bu rapor Lozan Antlaşmasında Iğdır'ın Türkiye sınırları içinde kalması konusunda büyük önem arz etmiştir.Fakat daha sonra bölgeye gelecek olan 'Barış Gücü' adı altındaki 6.000 İngiliz Askerinin silah ve cephanesini Ermeni Ordusuna vereceği tahmin edilememiştir.

Bazı tarihçilere göre bu saldırılar sırasında Iğdır halkı üzerinde insan hakları ihlâlleri yoğun biçimde yaşanmıştır. Ancak bazı Ermeni kaynaklarına göre de bu durumun tersi yaşanmıştır. Osmanlı Devleti'nin vatandaşıyken Bulgar ordusunda ve Rus ordusunda Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan savaşlara katılmış, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Ermeni isyanlarını kışkırtmış ve isyanlara elebaşılık etmiş olan Andranik Ozanyan şöyle anlatıyor:

 

“ Bana "yaşantınızın en mutlu günü hangisidir?" diye sordular. Ben de cevap olarak Batı Ermenistan'ın Gomer Köyü yakınlarında sayıca üstün Türk saldırganlara karşı Ermeni erkek ve kadınlarından oluşturulan küçük bir grupla kendi yönetimimde yapılan çarpışmayı hatırladım. „

II. Kafkas Kolordu Komutanlığından III. Ordu Komutanlığı'na 16 Mayıs 1916 tarihinde gönderilen mesajda durum şöyle ifade edilmiştir: Ermeni çeteleri sadece 1918 yılı Nisan ayında Iğdır'da 800'ü aşkın Müslümanı öldürmüştür.. 21 Ağustos 1919 tarihinde 12. Fırka Kumandanı Osman Nuri'nin 15. Kolordu Kumandanlığı'na göndermiş olduğu raporda; Ermenilerin saldırı yapacağı yerlerdeki Hristiyanları bir bahane ile bölgeden çektikleri ve bu şekilde Iğdır ve Tuzluca (eski adı Kulp) civarındaki köylere aniden girmek için hazırlandıklarını bildirmiştir.. 5 Temmuz 1920 tarihli bir diğer raporda 1918 yılından beri Kars ve Iğdır çevresinde öldürülen Müslüman sayısının 25.000'i geçtiği kaydedilmiştir.

 

Temmuz 1919'da Ermeniler Melekli'ye saldırdı. Iğdır halk kuvveti Ermeni milislere karşı koydu ve onları Taşburun'daki mevzilerine geri çekilmeye zorladı. 5 Ağustos 1919'da Ağrı Dağı çevresindeki aşiretlerinde desteğiyle Taşburun çevresindeki Ermeni güçleri yenilip Aras Nehri'nin karşısına geçti. Kasım 1919 yılında İngiliz ve Rus Birliklerinden silah temin ederek tekrar Iğdır üzerine yürüyen Ermeni Birlikleri Iğdır ve Başkent Melekli'yi muhasara altına almıştı.Gıda ve Cephane sıkıntısı çeken halk, Doğu Beyazıt'ta bulunan Türk Tümeninin Polatlı'ya hareket edeceği dedikodusuna dayanamayarak İran ve Ağrı(Karaköse)'ye doğru milis güçlerin eşliğinde hareket ettiler. Gödekli civarındaki halk ise Erzurum'a doğru yola çıktı.Melekli'de muhasara altında kalan 3.000 civarında sivil halkı Doğu Beyazıt'tan desteğe gelen Celali Aşireti Reisi Broki Hesso Telli(İbrahim Ağa) birlikleri kurtararak Doğu Beyazıt'ta misafir etmiştir .İran'ın Hoy, Makü, Sengerköy ve Kişmiştepe bölgelerinde Kış aylarını geçirmek üzere kamp kuruldu .

1920 İlkbaharında İran'da yerli halkın zulmüne dayanamayan halk geri dönerek Erhacı'da kamp kurmuş, 1920 İlkbaharında saldıran Ermeni birliklerini geri püskürtmüş ve daha sonra gelen TBMM Ordusu ile birlikte Iğdır'a tekrar geri dönmüşlerdir.


Gezilecek Yerlerin Listesi Haritası,Yapılacaklar,Tarihi,Müzeler,Kaleler,Sahiller,Kumsallar,Tatil Yerleri,Kiliseler,Plajlar,Doğal Güzellikler,Doğa,Mağaralar,Tüneller,Görülmesi Gidilmesi Yapılması Gereken Yerler Şeyler,Tatil Şehir Turist Gezi Rehberi,Iğdır


Facebook'ta Paylaş



    insta    fb    Site Haritası