Erzurum Ulu Camii Карта И Расположение




Erzurum Ulu Camii информацию о


Yol Tarifi Al,Konumu,Harita

Erzurum Ulu Cami (veya Atabeg Camii, Atabey Camii), Türkiye'de Erzurum ili, Yakutiye ilçesinde bulunan ve şehrin en eski, en büyük camisi olma özelliğini taşıyan camidir.

Tarihçe

Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra Anadolu’da ilk kurulan Türk beyliği, Erzurum'da kurulmuş ve Erzurum'u başşehir edinmiş olan Saltuklu Beyliğidir. Malazgirt Zaferinin kazanılmasında önemli rol oynayan Emir Saltuk, beyliğin kurucusudur. Sultan Alparslan, Malazgirt Zaferinden sonra, Bizans İmparatoru dördüncü Romanos Diogenes'in ölümü ile, anlaşma şartlarının yerine getirilmemesi üzerine, emrindeki komutanlara, Anadolu'da fetihlere devam edilmesini emretmişti. Buna dayanarak Emir Saltuk, Erzurum ve civarını fethederek, Saltuklular Beyliğini kurmuştur. Büyük Selçuklu Devleti kökenli olan Saltuklu Beyliği ile birlikte adeta Selçuklu mimarisi de Erzuruma girmiştir. Erzurum İlinde bulunan zamanının devasa niteliğindeki yapılar, günümüzde birer tarihi eser niteliğindedir. Kendilerine has özellik ve ustalıkla yapılmış eserlerin arasında önemli bir yeri olan Atabey Camii, Atabek Camii diye de adlandırılan Erzurum Ulu Cami, 1179 yılında Saltukoğullarından Melik Nasirüddin Muhammed Bey (1174-1185) zamanında yapılmıştır. Kendisinin, Irak Selçukluları Sultanı Üçüncü Tuğrul ve asıl iktidarı elinde tutan Atabeg Kızıl Arslan’a tâbi olduğu 1189 senesinde basılan bir sikkeden anlaşılmaktadır. Melik Nasirüddin Muhammed Bey döneminde yapılan Erzurum Ulu Caminin "Atabeg Camii" ya da "Atabey Camii" diye adlandırılmasının sebebi, Sultan Atabeg Kızıl Arslan'a duyulan bağlılık ve hürmetten dolayıdır.

Mimari özellikleri

Bilindiği üzere ilk dönem İslam Mimarisi'nin sütunlar üzerine oturan düz dam ve örtülü avlu şeklinde yapılan camileri örnek alınarak Anadolu'daki Ulu Camiler imar edilmiştir. Sıcak ülkelerde üzeri açık bırakılan avlular, Anadolu'da küçültülmüş ve caminin içine alınmış, cami adeta kapalı bir mekana dönüştürülmüştür. Selçuklu Dönemi'nde bazı camilerin üzeri düz dam ile örtülürken, Osmanlı döneminde de ilk kez anıtsal mekanlar ortaya çıkaran mimarlık uygulamaları görülmüştür. Cami Selçuklu mimarisine uygun olarak yapılmıştır. (52,5m x 41m) 2152,5 m² alana kurulu, iç kullanım alanı 2000 m² dir. 6000 kişi kapasitelidir. Günümüzde 4500 kişi aynı anda rahatlıkla namaz kılabilmektedir. Caminin beş kapısı vardır. Kapılardan ikisi doğuda, üçü de kuzeydedir. Kapıların hiç birisi bir diğerine benzememektedir. Doğudaki ilk kapının her iki yanında da birer mihrapçık olup, kenarına 1860 yılında yapılan onarımın kitabesi yerleşiktir. Caminin üç kubbesi vardır. İlk yapımındaki mihrap duvarı ön kısımları sivri şekilde olan kemerlerin üzerine oturtulmuş büyük pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Yapıldığı günden beri orijinal hali ile günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan bu kubbe "kırlangıç örtü" diye adlandırılan ahşap örtüdür. Yapılış dizayn özelliği ile Cami içerisindeki nemi toplar ve çekerek dışarıya tahliye eder. Cami çok kapalı bir mekan görünümünde olsa bile bu kubbe sayesinde Cami içerisinde nem olmaz. Kırlangıç örtüden doğu, batı ve güney yönlere açılan üç adet küçük pencere vardır. Kuzey yöne açılan pencere yoktur. Kılangıç örtünün kuzey yöndeki bölümüne düşen ve cami içinden bu bölüme bakıldığında ikinci germesi üzerinde; Caminin yapılış tarihi olan 1179 yılının kızgın şiş kullanılarak ahşap üzerine arapça rakamlarla yazıldığı görülmektedir. Güneyden kuzeye doğru Kırlangıç kubbe ile Mukarnas taş oyma kubbe arasında yer alan ikinci kubbe, tavanında yer alan ve gökyüzüne açılan penceresi ile caminin aydınlanma unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak 6000 kişinin aynı anda bulunduğu kapalı mekanda ses iletişimini daha sağlıklı kılmak için Caminin tam orta bölümüne Mukarnas Kubbe yerleştirilmiştir. Kıble yönünden birinci sırada kırlangıç kubbe, ikinci sıradaki orta kubbeden sonra üçüncü kubbe olan ve bulunduğu konum itibarıyla de Caminin tam orta mevkiine denk düşen mukarnas işlemeli kubbe üzerinde de tam gökyüzüne açılan bir pencere vardır. Bu kubbe sayesinde hem caminin aydınlanması ve hem de mevcut sesin 10 kat daha yüksek tonda yayılması sağlanmıştır. Aritmetik olarak hesaplanıp sert kaya zemin üzerine kendine özgü şekillerin işlenerek yapıldığı ve sadece Erzurum Ulu Camide bulunan bu mukarnas örtü şeklinin bir benzeri başka bir yapıda yoktur.

Kırlangıç kubbeyi taşıyan dört sütuna "fil ayağı" denir. Kıble yönündeki iki fil ayağının en üst kısımlarında bulunan yuvarlak iki pencere de "fil gözü" diye adlandırılır. Fil gözü pencerelerden sol taraftaki güney-doğuya, sağ taraftaki ise güney-batıya meyilli olup, gökyüzüne doğru bir bakış açısı oluşturmaktadırlar. Bu pencereler Caminin içerisine adeta birer aydınlatma projektörü gibi ışık saçarlar. Soldaki pencereden sızan güneş ışığının cami içerisinde yer zeminde oluşturduğu elips şeklindeki ışık yoğunluğu daralarak tam daire şeklini aldığı an, öğle namazı için ezan okunma vaktinin geldiği anlaşılır. Sağdaki ise aynı şekilde ikindi namazı için ezan okunma vaktini bildirir. Kıble duvarında üç tane Mihrap vardır. Ortadaki İmama aittir. Sağda ve soldakiler ise Cami içerisinde her ne kadar akustik mimari ses sistemi olsa bile ses iletiminin yeterli gelmeyeceği düşüncesi ile imamın namaz anındaki tekbirlerini tekrarlayarak bulundukları yerden cemaata duyuracak Kayyım denilen müezzin yardımcılarının yer aldığı "Mihrabiye" lerdir. Camide farklı tarihlerde yapılan onarımlar iç cami kısmında karışık bir mimari ortaya çıkarmıştır. Camide 51 m x 54 m boyutlarında, dikdörtgen şeklinde planlı olan ve caminin mihrap duvarına dik olacak şekilde yer alan yedi ayrı sahın mevcuttur. On altı tanesi duvarlara bitişik olan kırk paye, caminin üst örtüsünü taşımaktadır. Caminin ilk bölümü beşik tonozla örtülüdür. İkinci bölümün ön kısmındaki iki alan, 10sütunun taşıdığı tonoz örtülüdür. Üçüncü ve dördüncü bölümlerin üst örtüsünü payeler taşımaktadır. Camii mihrabının bulunduğu kısım beş payenin taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Cami içerisinde toplam 47 sütun yer almaktadır. Caminin Orta kesiminde batıdan doğu istikametine doğru bakıldığında; 4 sağ tarafta, 4 de sol taraftaki sütünlar arasında 15 er cm. lik çıkıntı farklılıkları görülür. Bu şekilde sütunların imar edilmesi, İmamın sesinin Cami içerisinde " U " şeklinde yayılması içindir. Cami içerisindeki sütunların dizliş sıralamasındaki ileri ve geri çıkışlar depreme karşı dayanıklılık düşünülerek yapılmış, cami binasının yükü ustaca bu sütunlara dağıtılmıştır. Cami iç kısmı 28 pencere ile aydınlanmaktadır. Caminin güneydeki ikinci penceresi üzerinde 1826 tarihli onarım kitabesi bulunmaktadır. Caminin ilk mimarında Kubbe dışında toprak damla örtülü olan diğer bölümlerden de toprak örtü kaldırılarak tonoz örtü görünümlü üst örtü kullanılmıştır. Caminin en dikkat çeken kısımları, orta eksendeki piramit şeklinde olan altı dizi mukarnas dolgulu ve tonozlu bölümleridir. Camiye doğu 1 nolu kapıdan girişte İçte güney yöndeki duvarda yer alan ara ara kırmızı renk taşlar kullanılarak yapılan güneş yelpazesi ve bu yelpazenin üst kısmına denk gelen itikâf daireside dikkat çeken unsurlar arasındadır. Cami içerisinden çıkılabilen ve Caminin sağ tarafında yer alan, tuğladan yapma, silindirik gövdeli, tek şerefesi olan bir minare bulunmaktadır. Minare Şerefesinden yukarıdaki kısım yıkılmış daha sonraki dönemlerde yapılan onarımlarla yeniden yapılmıştır.

Tahribat

830 yılı aşkın süreden beri varlığını sürdürebilmiş tarihi eserlerdendir. Gerek tabiat şartlarına bağlı aşınma ve yıpranmalar ve gerekse yapıldığından beri bulunduğu coğrafyada vuku bulan istilâ ve savaşlarda Erzurum Ulu Cami de maruz kaldığı olumsuzluklardan etkilenmiştir. Caminin iç kısımda bulunan ve cami mimarisinde yer alan önemli ve değerli parçalar, Rusların Erzurum’u işgali dönemlerinde Ruslar tarafından tahrip edilmiştir.[2]. Özellikle iç yan duvarlarındaki tahribat, esere ne ölçüde zarar verildiğinin göstergesidir. Yakın tarihe kadar caminin iç duvarlarına Ruslar tarafından hayvan bağlamak için çakılmış halkalı mıhlar vardı. Bunlar Ruslar'ın Erzurum'u işgal ettikleri dönemde; Erzurum Ulu Camiyi, hayvanları için "ahır" olarak kullandıklarını göstermekteydi. Ruslar'dan sonra şehri ele geçiren Ermeni çeteleri de Camiye büyük zarar vermişlerdir. Rus Yarbay Tverdohlebof kaleme aldığı o günleri anlatan anılarında: "Erzurum'da Türk çarşıları Ermeniler tarafından yakılmaya başlandı." ifadesiyle durumu doğrulamaktadır. Gerek O günleri yaşayan insanların, bu durumu kendilerinden sonraki nesillere aktarması ve gerekse maddi olarak cami içerisindeki görüntü, yaşananları doğrular niteliktedir. Zaman zaman büyük çaplı onarımlar ve bölge halkının konuya duyarlılığı, camiyi ilk yapıldığı yıllarda olduğu gibi bir " İslâm-i ibadet cazibe merkezi" durumuna getirmiştir.

Günümüzdeki konumu

Erzurum Ulu Cami, Erzurum şehir merkezindeki Cumhuriyet caddesi üzerinde, Çifte Minareli Medresenin batısında yer alır. Çifte Minareli Medrese ile Erzurum Ulu Cami arasında herhangi bir yapı yoktur. Birbirlerine komşudurlar. Her kentteki Ulu Cami'lerde olduğu gibi Erzurum'da da Cuma namazlarını kılmak için buluşulan yer özellikle Erzurum Ulu Camidir. Erzurum'da diğer bütün camilerde Cuma ve Bayram namazları ile Ramazan ayında teravih namazları kılınmakta olmasına rağmen Erzurum'luların ibadet etmek için özenle tercih ettikleri camidir. Binbir hatim geleneği de aksatılmadan Erzurum Ulu Camide günümüze değin yaşatılmış ve halen yoğun bir katılımla devam ettirilmektedir.


,Erzurum,Erzurum Ulu Camii



takvim 08/03/2020
category Мечеть
edit imturkey.com

Комментарии

    insta    fb     Sitemap